Toplumda yaygın olarak görülen hemoroid hastalıgını lazerle hemoroid cerrahisi ile tedavi edildigi bildirildi.
Rentıp Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Melike Karen Güner, hastalık hakkında şu bilgileri verdi: “Hemoroidler damarlardan ve bağ dokusundan oluşmuş normal anatomik yapının bir parçasıdır. Toplamda anüste 3 ana kadranda yer alırlar. Ana görevleri anal kanalın daha iyi kapanmasını sağlamak ve küçük sızıntıların önlenmesidir. Dış ve iç olmak üzere toplamda 2 ana katmanda yer alırlar ve genişlemedikleri zaman normal şartlarda fark edilmezler. Yani özetle hemoroid yastıkçıkları normal vücutta yer alır büyüdükleri ve genişledikleri zamansa hastalıkları oluşur. Hasta da bize bu evrede başvurur.”
Tekrarlayan kabızlıklar, ailede bu tür hastalıkların yaygın olması, gebelik, özellikle de tekrarlayan gebelikler, yük kaldırmayı gerektiren ağır işlerde çalışma gibi sebeplerle hastalığın oluşabildiğini ifade eden Dr. Güner, hastalığın oluşturduğu şikayetleri şöyle anlattı:
“Ana şikayetler; kanama ve dışarıya doğru şişen memecikler ve ağrıdır. Bazen makatta kaşıntı, sümüksü akıntı, makat ağzında ıslaklık hissi gibi şikayetler de verebilir. Hemoroidler makattan kanama şikayetiyle bize başvuran hastalarda en sık görülen sebeptir; ancak böyle bir şikayetle başvuran hastada diğer anal bölge hastalıkları ve özellikle de kanser açısından hasta mutlaka muayene edilmelidir ve gerekli tetkikler yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki belirli bir aşamaya ulaşmayan hemoroidler ağrı ve şişlik yapmayacaktır, bu durumda tek şikayet kanama olacaktır. Aynı durum kanserde de mevcut olduğundan makattan kanaması olan hastaların bir genel cerrahi uzmanına görünmesi, ayırıcı tanı konulması açısından son derece önemlidir. Bu arada toplumda bilinen büyük bir yanlışı düzeltmek gerekir. Hemoroidler kansere dönüşmez, sadece benzer şikayetler barsak kanserinde de olabileceğinden; kanaması olan her hasta sadece hemoroidi varmış gibi tedavi edilmemeli; gerekli muayene ve taramaların yapılması gerekir.”
Dış ve iç olmak üzere iki tip hemoroid bulunduğunu vurgulayan Dr. Güner, hastalığın şu 4 evrede incelendiğini kaydetti: “Sadece kanama vardır. Doktor muayenesiyle tanı konulur, hasta fark edemez. Kanama ve dışkılama sırasında ortaya çıkan ve dışkılama sonrasında kendiliğinden içeriye giren şişlikler şeklindedir. Evredeki şikayetler vardır ancak dışkılama sonrasında kendiliğinden içeriye girmez, hasta kendisi içeriye iter. Oldukça büyüklerdir ve içeriye girmezler veya girseler bile hemen dışarıya çıkarlar.”
Dr. Güner, hastalığın tedavisi hakkında şu bilgileri verdi: “Tedavi hem hemoroidin tipine göre yani iç veya dış oluşuna göre hem de iç hemoridler için evreye göre değişmektedir. Öncelikle hastada kabızlık veya dışkılama problemi varsa bu giderilmelidir. Mümkün olduğunca az ıkınarak dışkılaması sağlanmalıdır. Bunun için diyetin posadan ağırlıklı yenmesi şeklinde düzenlenmesi, bol su içilmesi, düz yol yürüyüşü gibi spor faaliyetleri anlatılabilir. Küçük evrede özellikle evre 1 de kilere ilaç tedavisi faydalıdır. Daha büyük olanlara ise; lastik bandla boğma, kızıl ötesi ışıkla fotokoagülasyon, sklerozan madde ile pakelerin söndürülmesi, cerrahi olarak çıkarma işlemleri yapılabilir. Daha önce popüler olan dondurarak tedavi (kriyo) çok fazla yan etki oluştuğundan günümüzde tercih edilmemektedir. Eksizyonel hemoroidektomi ister eski usul olan neşterle (klasik yöntem) isterse günümüzdeki teknolojik aletlerle (harmonik, ligasure…) yapılsın küçük cerrahiler değildirler. İyileşme süreçleri 1- 2 aya kadar uzayabilimekte ve özellikle dışkılarken hastaya ağrı yapma gibi sıkıntıları yüksek oranda rastlamaktayız. Ayrıca büyük hemoroidlerde çıkarılması gereken doku miktarı fazla olursa ameliyat sonrasında makat ağzında darlık ortaya çıkabilmektedir. Bu tür yan etkilerden dolayı hemöoroid hastalığında cerrahi tedavi hastaların korkulu kabusu halindedir ve hastaya cerrahi önerildiğinde hastalar genelde kaçmaktadır.”
Hastaların konforlu cerrahi arayışına yanıt olarak laser hemoroidoplastinin ortaya çıktığını belirten Güner, “Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Piyasada laserle cerrahi yapacağız söylemleriyle karşılaşıldığında bu iyice irdelenmelidir. Çünkü klasik olarak dikişli yapılmayan her yöntem hastaya laser cerrahisi gibi lanse edilmekte ve hasta yanlış yönlendirilmektedir. Ülkemizde yeni bir yöntem olarak; hemoroidal hastalıklar başta olmak üzere anal bölge hastalıklarında başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Makat içinde yara yoktur. Diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında hastalardaki ağrılı dönem yok denecek kadar azdır. İşe dönüşler hızlıdır. Makat içinde kesi ve dikiş yoktur. Dışkı tutmayı sağlayan kaslara ve makat içindeki mukozaya kesinlikle zarar vermez. Dolayısıyla diğer yöntemlerde görülebilen dışkılarken olan aşırı ağrı ve iyileşme güçlüğü veya iyileşme sonrasında oluşabilecek makat ağzı darlığı veya kas hasarına bağlı oluşabilecek dışkı tutamama gibi komplikasyonlar bu yöntemde görülmez. Geleneksel yöntemlerden farklı olarak hiçbir insizyon yapılmadığından dolayı iyileşme mükemmeldir. Sonuçta diğer yöntemlerde görülen ameliyat sonrası ağrı minumum seviyededir ve sadece 1-3 gün arasındadır.” bu yazı www.timeturk.com.tr alınmıstır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder